18 Ocak 2016 Pazartesi

SAVAŞMAK

             



                Tatilim başladığından beri televizyon karşısında elimde çayım kucağımda battaniyem ile pinekliyorum. Saçma sapan bir sürü evlendirme programı var ve hepsini de izliyorum. Çok meşhur dillerine sakız bir soru var mesela "Aşkın için savaşır mısın?". Cevabını düşünüyorum sonra. Kendimce bu soruya bir yanıt bulmaya çalışıyorum lakin bir cevap elde edemiyorum.
               Yakın zaman da büyük acılarla sonlandırmak mecburiyetinde bırakıldığım bir ilişkim var mesela. İçimin yandığını hissettim, ciğerimin parçalandığını... Tek bir cümleyle varım yoğum hayallerim geleceğim şimdim kaydı gitti ellerimden. Ne yapacaktım? Ne yapabilirdim? Nasıl savaşacaktım ve en önemlisi kiminle savaşacaktım? Herşeyim'in tükenen sevgisiyle mi savaşacaktım yani ? Yok hayır öyle olmazdı. yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bitmişti, gidiyordu... Ki bilmiyorum savaşmak bu mu oluyor - cevabını biliyorsanız söyleyin - defalarca aradım, mesaj attım. Hep bir çaresinin bulunabileceğini söyledim. Herşeyim beni anlamadı hatta dinlemedi. Edindiği iki klasik cümle vardı: " İkimizde daha çok üzülecektik, seni insan olarak seviyorum. ". Onun tarafından insan olarak sevilmek kadar acı verici bir şey olamazdı herhalde. Aylarca hayaller kurduğum hayatımı üzerine planladığım adam beni bunlarla bıraktı. Aşıktım. Çok aşık. E ama ben kiminle savaşacaktım aşkım için. Yüzsüzlük olmayacak mıydı yaptığım? Bugün tam dört ay oldu. Canımın acısı zamanla geçti, ama yine de tamamen sayılmaz. Hala aklıma gelmediği tek bir günüm bile yok. Biraz hissizleştim tabi artık. Canım acımıyor ama... Aması çok anlatılmaz. Hala çok sık gittiğimiz mekanlara uğramıyorum. Önünden mecbur kalmadıkça geçmiyorum. Çünkü her defasında yeniden yeniden yaşıyorum her şeyi ve içimde ki kor yeniden alevleniyor. Özlem kavuruyor. Beni en zor zamanımda tek bir mesajla terk eden bu adama nefret dolu olmam gerekmez miydi ? Neden bende böyle ters tepti? Hala ayrıldığımıza inanamıyor olma ihtimalim var mı peki? Çünkü ondan bana umut verecek hiçbir şey olmamasına rağmen sanki telefonuma ondan sevgilim yazan bir mesaj gelecekmiş gibi hissediyorum. Tamam tamam gelmeyecek biliyorum. Ona çok kızgınım kendisiyle beraber neyim varsa alıp götürdüğü için kendisini benden esirgediği için. Ama çoğu zaman da bir şükür içerisindeyim. Hayatta olduğu için, sağlıklı olduğu için. Şimdi geçecek biliyorum belki dört ayda değil dört yılda soğuyacak içim ama soğuyacak, anılar kalacak geriye. Takıldığımız bir kaç mekan, hep unuttuğumuz için hepi topu var olan dört fotoğraf, onun sevdikleri ve sevmedikleri, bir kaç telefon konuşması kaydı, bir yığın hayal... Bunların hepsine buruk bir gülümseme bırakacağım zamanı gelince. Ama zamanını bende bilmiyorum sormayın.
                 Canımın içi hala...Hala adamım benim. Sanırım senin için savaşamadım ya da bunu hak etmedim mi bilmiyorum. Hep içimde olacaksın. Allah'a emanet ol.


                                                                                                                              Özlemle...